Birgün Gazetesi Yazarı Nazım ALPMAN’a Osman Ağa Cevabı

Türkiye Cumhuriyeti devletimizin temellerini atan vatan evlatları gün geçmiyor ki saldırıya uğramaktadır. Birgün gazetesinin internet sitesinde 26.11.2020 tarihinde Nazım ALPMAN tarafından bir köşe yazısı kaleme alınmıştır. Bu köşe yazısında, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün muhafız alayı komutanı, Giresun Çepnilerinden Osman Ağa’ya mafya yakıştırması yapılmıştır.

Bu yazıda, Çakıcı’nın ‘mafya lideri’ olduğu ve bu yüzden devlet tarafından savunulduğu ve bu olayın tıpkı devletin Topal Osman Ağa’ya sahip çıkmasına benzediği iddia edilmiştir. Alaattin ÇAKICI hakkında herhangi bir yorumumuz veya görüşümüz yoktur. Ancak vatan savunmasında en ön saflarda savaşan, Anadolu’yu ve Karadeniz’i Rum ve Ermeni mezalimliklerine karşı savunan Osman Ağa’ya mafya yakıştırması yapılmasını art niyetlilik olarak değerlendirmekteyiz.

Osman Ağa, Giresun’da varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, gençlik yıllarında Rum ve Ermenilerin ayaklanma isteklerini fark etmiş ve faaliyetlerini buna göre düzenlemiştir. Rum ve Ermeni çeteleri Ruslarla birlikte olup Türklere karşı yağma ve eşkıyalık faaliyetlerine girişmişlerdir. Buna dur demek için gönüllü birliklerle Ruslara karşı direnmiştir.

Osman Ağa;  Rum ve Ermenilere karşı bu şekilde direnip Türk köylerinin yağmalamasını, sivillerin katledilmesini, kadınların tecavüzlere uğraması engellemeseydi Birgün Gazetesine göre bu ‘Hümanist’ bir davranış olabilirdi ! Çünkü bu gazeteye göre Türkler öldüyse hak etmiştir, Ermeniler öldüyse yağmacı Türkler katletmiştir !

İlk bakışta önyargı gibi duran bu görüşümüz aslında çok büyük bir gerçektir. Örneğin, bildirimizi yönelttiğimiz söz konusu yazıda Osman Ağa’nın mafya lideri olduğunu kanıtlamak için şöyle bir dipnot düşülmüştür:

“Bir sıfır kilometre bilgisi daha vereyim. 1921’de küçük bir çocuk olan yakınım Necmi Ergüney anlatmıştı. Giresun’da Rum erkekleri zincirlere vurulmuş halde sıralı olarak ana caddeden yürüyorlar. Kadınlar ve çocuklar yol kenarına dizilmişler, alçak sesle dualar okuyorlar. Rum erkekleri gemiye bindirilirken Osman Ağa, tapu müdürünü de yanına aldıktan sonra karşılarına oturup soruyor:

-Apostol Ağa sen çiftliğini bana sattın değil mi?

-Evet!

-İmzala şurayı!.. Sen de tanıksın müdür bey değil mi?

-Evet!

Topal Osman beline sıralanmış çiftlik anahtarlarıyla iniyor. Gemiye bindirilen Giresunlu Rumlardan bir daha haber alan olmuyor!

Kahramanlıklar böyle meydana geliyor, yazılınca da “tarih” oluyor.”

Maalesef Türk karşıtlarının ‘yakınları’ hiç bitmiyor! 1921’lerde çocuk olan bir kişinin(!) anlattıklarıyla, Kafkasya Cephesine, Balkan Savaşlarına ve milli bir hareket olan Kuvay-ı Milliye Hareketine katılan ve aynı zamanda Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yakın korumalığını üstlenmiş birini ‘mafya’ olarak tanımlayabilmektedirler.

Yazıda Osman Ağa’nın Merzifon’da yaptığı ‘katliam’ olarak öne sürülen iddia ise yazının asıl amacını anlatıyor. Merzifon’daki Hınçak cemiyetinin dağıtılmasını ‘köyleri yağmalamak’ olarak göstermek ‘hükümete muhalefet’ adı altında cemiyetin fikirlerini 21. yy’a taşımak, bu cemiyetin yağma faaliyetlerinin mağdurları olarak bizleri içinden çıkılamaz bir duruma sürüklemektedir.

Merzifon’da yapılan propaganda faaliyetleri ve katliamları görmezden gelip, Osman Ağa’nın silah arkadaşları olan dedelerimize ‘mafya’ iması yapılması kabul edilemez bir durumdur !

Kendi öz dedelerimiz bu çete tarafından öldürülmüş ve mezarları dahi bulunamamıştır. Çepnileri/Türkmenleri yok etmek öldürmek için çıktıkları yolda başarısız olmalarının sebebi aslında söz konusu yazıda olduğu gibi kin ve nefretle hareket etmeleridir.

Türk milleti yok olmak istemedi, öldürülmek istemedi, namusunu eşkıyalardan korudu diye dedelerimize atılan mafya iftiralarını sindirmek zorunda bırakılamaz !

Ermeni Çetelerinin yaptığı bazı katliam, tecavüz ve mezalimlikler:

  • *Temmuz 1915 tarihinde 25 kişilik bir Ermeni çetesi Torul Kazası’na bağlı Santa Köyünün Derinırkmak Mevkii’nde bir Jandarma müfrezesine pusu kurmuştur ve burada 2 askerimizi ve halktan bir sivili şehit etmişlerdir. Şehit ettikleri kişilerimizin silahlarını gaspetmişler, gözlerini oymuşlar ve kulaklarını kesmişlerdir.

 

  • *Yine Temmuz 1915 tarihinde Maçka ile Gümüşhane arsasında bulunan Mescit Yaylası’nın Arpasan Mevkii’nde 6 kişilik Ermeni çetesi bir Jandarma birliğine saldırmıştır.

 

  • *Ağustos 1915’te Yomra kazasının Sifter köyü muhtarı Artin ve Şana köyünden Varilcioğlu Aram önderliğindeki 14 kişilik Ermeni çetesi Gümüşhane sınırlarında Erzurum postasını soyarak 5.000 liraya yakın emanet akçesini gaspetmişlerdir. Çıkan çatışmada süvari jandarmalarından Dolabi Ahmet, Sürmeli Hüseyin ve posta sürücü şehit edilmiştir.

 

  • *Erzurum postasını soyan bu Ermeni çetesi Değirmenbahçesi Köprüsünde Yeşildereli Civan Osman, Rüfeneli Mehmet Bozkır, Kürdaloğlu Recep ve bir çocuğu katletmişlerdir !

 

  • *1918 yılı başında 30 kişilik Ermeni çetesi Ardasan’ın 3 km güney batısındaki Türk köyü Kuska’yı basmışlar, burayı yakıp yağmalamışlar ve köyün kadınlarına tecavüz etmişlerdir !

 

  • *Ermeni çeteleri 1890 yılından itibaren Merzifon’u Orta Anadolu’nun Ermeni bölücü faaliyetlerini yürüten Hınçak komitesinin merkezi haline getirmiştir.

 

  • *Amasya’da Ermeni Komitacılar, bölücü isyan faaliyetlerine destek veremeyen Camekyan Agop’u katletmişlerdir. Kimsesiz kalan Agop’un hanımı ve iki çocuğuna devlet tarafından maaş bağlanmıştır.

 

  • *Merzifon’da Eylül 1893 tarihinde Ermenilerin silah depoladığı bir eve aramak isteyen askerlere evin içinden ateş açıldı. 25 askerimiz şehit edildi.

 

  • *14 Ekim 1895’te Merzifon’da kız koleji yakıldı. Paşa Cami kurşunlandı. O sırada abdest alan Ardahanlı Fevzi İsmail Usta vurularak şehit edildi.

 

  • *Hacırahat mahallesinde Campikoğlu çıkmazında Emrullah isimli vatandaşımızı da yaraladılar. Emrullah acılar içinde kıvranarak orada şehit oldu.

 

  • *1 Temmuz 1895’te Türklere yakınlığıyla tanınan Garabet Kuyumcuyan Ağa, Ortodoks kilisesi önünde beklerken iki komitacı tarafından 15 yerinden bıçaklanarak öldürüldü.

 

Çepni Milis Yarbay Osman Ağa ise Çorum, Merzifon, Tokat ve Samsun çevresinde Rum ve Ermeni çetelerini tamamen ortadan kaldırmıştır !

Ayrıca komutasındaki Gönüllü Alayları ile birlikte Sakarya Savaşına katılmıştır. Bu savaşta 42. Alay, Tirebolulu Binbaşı Hüseyin Avni Bey Komutasında büyük kahramanlıklar göstermiş, Taşlıtepe sırtlarını kanlarının son damlasına kadar savunmuşlardır.

42. alayının tamamını şehit veren Osman Ağa, Mangaltepe sırtlarını büyük kahramanlıklar göstererek savunmuştur.

Nazım ALPMAN ise büyük ihtimalle Ermeni çetelerinin Türkleri tamamen katledememesinden, Anadolu’dan Türkleri tamamen çıkaramamaktan ve bu topraklarda bir Ermeni devleti kurulamamamasından, Ermeni çetelerinin yok edilmesinden duyduğu üzüntü ile söz konusu yazıda Osman Ağa’yı suçlamıştır.

#OsmanAğaTürkiye’dir, bizler de ruhuyuz !

ÇEPNİ BOYU BİRLİĞİ

www.cepniboyu.com

facebook.com/CepniObasi

facebook.com/Cepni.Oguzlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir